4 Ekim 2009 Pazar

Tam Bir Yıldır Evliyiz!


İnanılır gibi değil gerçekten, tam 1 yıl olmuş, düğün nerede nasıl olacak, hangi müzikle giriş yapıcaz da pastayı keserken hangi şarkı çalacak... Balayında Mısır'a gitmek mi yi fikir yoksa İtalya mı? Gelin Hamam'ı, kına, imam nikahı, nikah düğün... Allahım nasıl su gibi geçti onca şey.
Sonra yok okul finalleri, yok Toefl sınavları işyerinde onlarca sunum, evde misafirler... Okula kabul edildim mi ev bulabilecek miyim telaşı...

...Ve şimdi milyonlarca kilometre uzakta kutladığımız İLK evlilik yıl dönümü... Zaten her normal insan gibi kutlasaydım şaşardım:) Her şeyim illa ki biraz farklı, ilginç ve zor olacak:)

Fotoğrafta çok çirkin olsam da koymak istedim çünkü sabah sabah çekik gözlü bir amca bu çiçekleri getirdi! Uykudan yeni uyanmış halimle şoke oldum tabii:)

Çocuklara anlatıcak bir şey daha çıktı iyi mi:)

Nice mutlu BİRLİKTE yıllara Kocadam!

3 Ekim 2009 Cumartesi

San Fransisco'da Yalnız Bir Yaşam...


Bugün cuma... Malum okul yok... Dünkü accounting sınavına bütün hafta o kadar çok çalışmıştım ki bügün bünyem derslerle ilgili herhangi bir şey yapmayı kabul etmedi.
Bügünü kendime ve evime ayırdım ha bir de Neşe'ye onu da anlatıcam.
Sabah zaten 11.00 gibi kaktığım için günün yarısını yatakta yemiş oldum. Sonra tek tek aşkım-annem-gözde-teyzem ile skype görüşmeleri ile saati 14.00 yaptım. Bütün hafta dokunamadığım evimi temizleyip aynı aynda laundry'ye çamaşırları götürdüm. (Garip geliyor hala evde çamaşır makinesi olmadan yaşıyor olmak.) Sonra laundry'de bir komşumla tanıştım. 35-40 yaşlarında bir bay ve yanında 8-10 yaşında kızı ben tam kurutmadan çamaşırlarımı almaya inerken laundry odasındaydı. Sohbet, tipik bir amerikan davranışı olan komplimanla başladı:) " sizin sepetinizi burada görünce zevkli bir bayana ait olduğunu anlamıştım" dedi adam:) gülüştük filan laf lafı açtı ve konu nelerelisin'e geldi. Türk'üm deyince adam inanılmaz şaşırdı bir o kadar da sevindi çünkü eşi de Türk'müş yanındaki kızının adı da Meryem'miş. Tabii hemen daire numaraları verildi, mutlaka görüşelim denildi ve ben çamaşırlarımı alıp koşar adımlarla eve çıktım. Neye koştun derseniz ben de bilmiyorum. Yani elinde çamaşırlarınla tanımadığın biriyle konuşuyor olmak bir an için hoşuma gitmedi galiba...
Eve geldim, geldim de gelir gelmez mutfak lambası patlayıverdi! Tavan o kadar yüksek ki sandalyeyle ulaşmak mümkün değil, hemen "yetiş Razia" hattıyla apartmandaki boş bir dairede bulunan merdivenn yerinii öğrendim marketten ampul alıp taktım. şimdi buraya iki kelimeyle yazılabilen o "alıp taktım" var ya, aslında alıp ta ta ta ta k k k tı tı tı mmmm! şeklinde gerçekleşti çünkü hayatında ilk defa ampul değiştiren biri için büyük bir girişimdi:)
Şimdi gelelim Neşe'ye. Neşe'yle beni okuldan arkadaşım Göktuğ tanıştırdı. Önce Los Angeles'taymış ama hem UCAL'in kursundan hem de Los Angeles'tan memnun kalmayınca buraya gelmiş. Gelmiş ama ne okul belli, ne kurs ne de ev, tek başına mücadele ediyor, doğal olarak çok yardıma ihtiyacı var, çok da iyi bir kız. Geçen hafta benim apartmandaki boş bir daireye bakmak için buluştuk ben ona evi gösterdim sonra da arada sadece telefonla konuşmuştuk, bugün de arayıp napıyor bir sorayım dedim. Evini bulmuş ama eşya yok bir şey yok, yatağı yarın geliyor, yatağı gelene kadar yorganlardan yatak yapmış yerde yatıyor. Gel bende kal dedim ama tabii istemedi. Akşama doğru birlikte dışarı çıkıp biraz dolaştık. Evine neleri nerelerden alabileceğini gösterdim biraz.(sanki ben de kırk yıllık San Franciscolu gibi:) Akşam da pizza yiyip biraz sohbet edip evlere dağıldık.
Neşey'le konuştuktan sonra bir daha fark ettim ki, kadın ol erkek ol fark etmiyor, tek başına bir şehirde yaşamla mücadele etmek hakikaten her yiğidin harcı bir şey değil. Konforlu bir yaşam sürerken gerçeten nelerinin var olduğunun farkında bile değil insan. Yatak mı her gece yatıyoruz işte... öyle değil ama, tek tek, yavaş yavaş edinince her şeyi ve aldığı her şeyi "ihtiyaçtan" alınca anlıyor değerini. Şu an benim eve aldığım her şey bir gün gereksinilmiş ve bulunamamış şeyler bu yolla insan biraz kendini de keşvediyor aslında. Ben ne seviyorum, neyle mutlu, neyle eksiğim, nelere ihtiyacım var gerçekten, neler lüx benim için gibii de gibiii...

Çok felsefe yaptık akşam akşam ama, gittikçe kendime ve buraya gelmemi destekleyenlere saygım artıyor...

Hadi uyku vakti!